13 Aralık 2010 Pazartesi

İSLAMIN IŞIĞINDA

SEVGİLİ ARKADAŞLAR

İSLAMIN IŞIGINDA İSİMLİ ETKİNLİĞİMİZ BAŞLADI



          BU AYKİ KONU BAŞLIĞIMIZ     

"MUHARREM AYI'NIN FAZİLETİ "
YAZI NO :6
GÖNDEREN :GEZGİNAY


YAZI NO:5
GÖNDEREN :GELİBOLU17

Aşure günü tesbihatı

Aşure günümüz mubarek olsun arkadaşlar, tüm İslam alemine hayırlara vesile olmasını dilerim,evimizden bereket eksik olmasın inşallah:)
Aşure günü yani bugün çekilmesi gereken tespihat aşağıdaki gibidir...
Allah kabul etsin inşallah...

70 defa:
"Sübhanallahi ve'l-hamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber ve la havle ve la kuvvete illa billahi'l-'aliyyi'l-'azim"

70 defa:
"Estağfirullah"

70 defa:salavat-ı şerife
"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed"

1001 defa:
"Sübhanallah ve bi hamdihi sübhanallahil azim"
Yazıyı gönderen arkadaşıma

http://gelibolu17.blogspot.com/search/label/%C4%B0slam%27%C4%B1n%20I%C5%9F%C4%B1%C4%9F%C4%B1nda%20etkinli%C4%9Fi

teşekkür ediyor sevgi ve selamlarımı gönderiyorum

YAZI NO :4
GÖNDEREN :GÜLÜMSE

Aşûre Günü

Muharrem ayının en kıymetli gecesi de Aşure gecesidir. Allahü teâlâ, birçok duaları Aşure günü kabul etmiştir. Hazret-i Âdem'in tevbesinin kabul olması, Hazret-i Nuh'un tufandan kurtulması, Hazret-i Yunus'un balığın karnından çıkması, Hazret-i İbrahim'in ateşte yanmaması, Hazret-i İdris'in canlı olarak göğe çıkarılması, Hazret-i Yakub'un, oğlu Hazret-i Yusuf'a kavuşması, Hazret-i Yusuf'un kuyudan çıkması, Hazret-i Eyyüb'ün hastalıktan kurtulması, Hazret-i Musa'nın Kızıldeniz'i geçmesi, Hazret-i İsa'nın doğumu ve ölümden kurtulup, diri olarak göğe çıkarılması Aşure günü oldu
 
Aşûre Günü Ne Yapılır?
1-Aşure günü oruç tutmak sünnettir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Aşure günü oruç tutanın, bir yıllık günahları affolur.) [Müslim, Tirmizi, İ. Ahmed, Taberani]

(Aşure günü bir gün önce, bir gün sonra da tutarak Yahudilere muhalefet edin.) [İ.Ahmed]
[Yalnız Aşure günü oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutmalı!]

(Aşurenin faziletinden faydalanın! Bu mübarek günde oruç tutan, melekler, peygamberler, şehidler ve salihlerin ibadetleri kadar sevaba kavuşur.) [Şir’a]
[Yalnız Aşure günü oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutmalı!]

Peygamber efendimiz bir gün öğleye doğru buyurdu ki:
(Herkese duyurun! Bugün bir şey yiyen, akşama kadar yemesin, oruçlu gibi dursun! Bir şey yemeyen de oruç tutsun! Çünkü bugün Aşure günüdür.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud]

Peygamber efendimiz, bugün bir hurmayı mübarek ağzında ıslatıp çocukların ağzına verirdi. Çocuklar, Resulullahın mucizesi olarak akşama kadar bir şey yiyip içmezlerdi. Bugün bazı hayvanların bile bir şey yemediği bildirilmiştir. Bir avcı, Aşure günü, bir geyik yakaladı. Geyik, yavrularını emzirip akşamdan sonra dönmek üzere, avcının izin vermesi için, Resulullah efendimizden, şefaat istedi. Avcı, geyiğin akşama kalmadan hemen gelmesini isteyince, geyik, (Bugün Aşure günüdür. Bugünün hürmetine yavrularımızı emzirmeyiz. Onun için akşamdan sonra gelmek için izin istedim) dedi. Bunu duyan avcı, geyiği Resulullaha hediye etti. O da, geyiği serbest bıraktı.

2- Sıla-i rahim yapmalı. Yani akrabayı ziyaret edip, hediye ile veya çeşitli yardım ile gönüllerini almalı. Hadis-i şerifte, (Sıla-i rahmi terk eden, Aşure günü akrabasını ziyaret ederse, Yahya ve İsa’nın sevabı kadar ecre kavuşur) buyuruldu. (Şir’a)

3- Sadaka vermek sünnettir, ibadettir. Hadis-i şerifte, (Aşure günü, zerre kadar sadaka veren, Uhud Dağı kadar sevaba kavuşur) buyuruldu. (Şir'a)

(Bugün ibadettir) diye aşure pişirmek günahtır. Aşurenin bugüne mahsus ibadet olmadığını bilerek, bugün aşure veya başka tatlı yapmak günah olmaz, sevap olur. Bu inceliği iyi anlamalı. Tedavi niyetiyle sürme çeken bugün de sürmelenebilir. Hadis-i şerifte, (Aşure günü ismidle sürmelenen, göz ağrısı görmez) buyuruldu. (Hakim)

4- Çok selam vermeli. Hadis-i şerifte, (Aşure günü, on Müslümana selam veren, bütün Müslümanlara selam vermiş gibi sevaba kavuşur) buyuruldu. (Şir'a)

5- Çoluk çocuğunu sevindirmeli! Hadis-i şerifte, (Aşure günü, aile efradının nafakasını geniş tutanın, bütün yıl nafakası geniş olur) buyuruldu. (Beyheki)

6- Gusletmeli. Hadis-i şerifte, (Aşure günü gusleden mümin, günahlardan temizlenir) buyuruldu. (Şir'a) [Bu sevaplar, itikadı düzgün olan, namaz kılan ve haramlardan kaçan mümin içindir. Bunlara riayet etmeyen kimse, Aşure günü, bir değil, defalarca gusletse, günahları affolmaz.]

7- İlim öğrenmeli! Hadis-i şerifte, (Aşure günü, ilim öğrenilen veya Allahü teâlâyı zikredilen bir yerde, biraz oturan, Cennete girer) buyuruldu. Bu gece ilim olarak, ehl-i sünnete uygun bir kitap, [mesela İslam Ahlakı veya Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye] okumalıdır. Ayrıca Kur’an-ı kerim okumalı, kazası olan kaza namazı kılmalı. (Şir’a)



Hicri yılbaşında okunan bu dua, Aşure günü de okunabilir:

Yazıyı gönderen arkadaşım

http://gulumse-kaderine.blogspot.com/search/label/m%C3%BCbarek%20g%C3%BCn

teşekür ediyor sevgi ve selamlarımı gönderiyorum

YAZI NO:3
GÖNDEREN : ABHERİİ






"Bism-i Şah, Allah Allah!..Salavatullah ya Hüseyn... Selamullah ya Hüseyn... Şehidullah ya Hüseyn... Cennetullah ya Hüseyn.... Erenler himmetine, er Hak Muhammed Ali'nin aşkına... İmam Hüseyn Efendimiz'in savm-ı atşanına (susuzluk orucuna) ve Kerbela'da şehid olanların ervah-ı tayyibelerine ve niyet-i matem Hz. Fatıma Zehra'nın şefaatine..."


Aşure ayındayız. Adem'in tevbesinin kabulünü, Tufan'ın son bulup Nuh Nebi'nin gemisinin karaya çıkışını, Musa'nın Firavun zulmünden ve İbrahim'in Nemrut ateşinden kurtuluşunu, Süleyman'ın tevbesi ve Eyyüb'ün şifa buluşunu harmanlayan günde... Ne ki bunca sevince karşılık ciğer yakan bir gün de... Bayramdan ziyade matem gününde... Süslenmeyi, gülmeyi, sevinmeyi bertaraf edip oruç tuttuğumuz günlerde... Ve içine on hububat katarak pişirdiğimiz aşure ile orucumuzu açtığımız onuncu günde...


Aşure deyince akla Kerbela gelir, susuzluk gelir. Altı aylık bebek dahil 73 canın, gürül gürül akmakta olan Fırat'a baka baka meleyen kuzular misali susuz bırakılması gelir. Zulüm ve acımasızlık gelir, ondört asırdır onların haline ağlamak ve yas tutmak gelir.


Ehl-i Beyt'ten beşinci, Oniki İmam'dan üçüncü ve iki kutlu güzelden biriydi o. Sadefinde bir inci, kozasında bir kelebekti. Efendiler Efendisi'nin dizinde büyüttüğü, üstüne titrediği "dünyada benim güzel kokulu fesleğenlerimdir" dediği iki ciğerparesinin küçüğü idi. Çocuklukları Hz. Peygamber'e neşe ve sevinç kaynağı olmuştu.


"Kenzü'l-Garaib" adlı kitapta yazar ki ashaptan biri, avda bir ceylan yavrusu yakalamış Hz. Peygamber'e hediye etmişti. O da ahuyu Hasan'a verdi. Hüseyin bunu duyunca çocukluk heyecanıyla, "Dedeciğim! Bana da bir ahu ver!" diye ağlamaya başladı. Hz. Peygamber ne cevap vereceğini düşünürken çölden bir ceylanın, yavrusunu önüne katmış hızla gelmekte olduğunu gördü. Huzura varınca da ceylan dile gelmişti: "- Ya Rasulallah!. Allah bana kereminden iki yavru bağışladı. Lakin birisini avcı yakaladı ve benden ayırdı. Ciğerimin yangınıyla elimde kalanı emzirirken kulağıma bir ses erişti ki; 'A ceylan, diyordu, üzülme ki bir yavrun Hasan'a hediye edildi, diğerini de sen Hüseyin'e ver ki gönlündeki kederin tamamen silinsin!' İşte yavrum ya Rasulallah, bununla Hüseyin'i sevindir ki ben de sevineyim!"


"Mesâhibü'l-Kulûb" adlı kitap da der ki; Hz. Hüseyin, Kerbela sahrasında susuzluğunu gidermek için yarım bir elmayı ısırırdı. O elma, bir nar ve bir ayva ile birlikte Cebrail tarafından getirilip Kâinatın Efendisi Muhammed Mustafa'ya sunulmuş, o da Hüseyin ile Hasan'a "- "Yavrularım, bu meyveleri anne ve babanıza götürün ve birlikte yiyin. Fakat her birerinden birer parça ayırın!" buyurmuştu. Onlar denileni yaptılar ve birazını yedikçe meyveler hiç eksilmedi. Ta ki Fatıma dünyadan göçtü, nar kayboldu. Hz. Ali'nin vefatında ise ayva kayboldu. Hasan'dan sonra da elma Hüseyin'de kalmıştı. Şehid edildiği gün o da kayboldu. Bugün Hz. Hüseyin'in mezarını ziyaret edenlerin oradan bir elma kokusu duymaları bundanmış.


Yıllar çabuk aktı. Çocuklar büyüdü. İslamiyet bir devlete döndü, dünya medeniyetle tanıştı. Ne ki yıllar gerçekten çabuk akıyordu, halifeler ardı ardına göçtüler. Muaviye ile Hüseyin arasında hilafet bir dünyevi meseleye döndü. Sonunda Hüseyin, Kerbela'nın kızgın kumlarına belenerek yanında bulunan kadın ihtiyar, çocuk bebek herkesle birlikte acımasızca şehit edildi. Orada bir trajedi yaşandı, Ehl-i Beyt'e kast edildi. Oklar uçuştu, hançerler fırlatıldı, kılıçlar sallandı ve yürekler yakan, tahammülleri aşan bir acı yaşandı. Sanki sonsuz bir tufan içinde son hayat gemisi paramparça ediliyordu. Güneş o gün utancından kıpkırmızı kesildi, susuzluğa yandı ha yandı. Masumların bedenleri bir bir yıkıldı yere ve en son Hz. Hüseyin kaldı. Yetmiş iki yerinden yaralanmış, nihayet müminlere yetmiş üçüncü gönül yarası olarak can vermişti. Cebrail, dedesine haberi "Hüseyin, Kerbela sahrasında atından düşürüldü!" diye anlattı.


Kerbela'da şehit olanlar gerçekten şehit oldular, şahit oldular. Onlar o gün Kerbela'da, hakikat adına, hak adına, mevki ve makama dair esirlik bağlarını kopardılar, dünya ve masivaya ait zincirlerini kırdılar. Seher-i hilafete uyanmak yerine tam da bu günlere mümasil şeb-i arusa girdiler.


İmdi ey kardeşler, bizim, onlara kuru göz yaşı akıtmaktansa yiğitliklerine gıpta ederek kendimize çeki düzen vermemiz; susuzluklarına yanmak yerine devlet sarayına uçup gittiklerini düşünüp ibret almamız da gerekmez mi? Onların şu anda Sultanlar Sultanı'nın huzurunda, saraylar sarayında güzelliklerden güzellikler içinde olduklarından şüphemiz mi var yoksa!?


Ve ey kardeşler! Gelin bu gün Hüseyin'e yas tutalım. İlla ki gelin kendimize de yas tutalım. Gaflet uykusundan açalım gözlerimizi ve akıtacak damlalarımız varsa, kendi halimize ağlayalım. Viraneye çevirdiğimiz gönlümüze, harap ettiğimiz gönüllere, duruluğunu bulandırdığımız sulara, güzelliğini bozduğumuz tabiatlara, masumiyetinden çıkardığımız ruhlara, yaktığımız canlara, zindana çevirdiğimiz dünyaya, bozduğumuz barışa ağlayalım!.. Sünni'den ve Alevi'den, kim bu gün kendine eziyet etmek, elbise yırtmak istiyorsa artık nefsine eziyet etsin, kendi nefis elbisesini yırtsın!.. Sekâhum ya Hüseyn!..
*
737 yıl evvel vuslata yürüyen Mevlânâ'dan:
"Aziz dost!.. Kulak tut sözüme! Dinle beni.. aklın tutsağıdır duygu, akıl da ruhun...
Duru bir ırmağı andırır ruh, tertemiz bir ırmağı... Maddî düşünceler ve nefse ilişkin arzular da ırmağın üzerini kaplamış bir avuç çerçöp...
Eğer bir yana itiverirse aklın eli o çerçöpü, ırmak kendini gösterir, berrak ve duru...
Dünya arzuları kaplarsa suyun yüzünü eğer... Eğer hayvanî arzular baskın olursa tende... Nefis gülmeye başlar o vakit, ve akıl ağlamaya...
Aklı hakim ve duyguları mahkum olan kişidir uyanık iken de rüya gören ve kendisine göklerin kapıları açılan... (Mesnevi III, b.1824 -1829)"

İskender Pala/zaman gazetesi


Yazıyı gönderen arkadaşıma

teşekkür ediyor selam ve sevgilerimi gönderiyorum

YAZI NO:2

GÖNDEREN:ZEYNEP

 MUHARREM  AYI VE AŞURE

                                                 
Muharremin 10, gününe Aşure denir Bu güne özel bir saygı gösterilmelidir. Zira Arşın hamili bulunan melekler o günün değerini bilirler. Efendimiz buyurdu:İbrahim (A.S)Aşure günü doğmuştur Allah O'nu Nemrud'un ateşinden Aşure günü kurtarmıştır Allah O'na yolun doğrusunu Aşure günü göstermiştir.
O gün Cebrail Mikail İsrafil (as) Arş ve kürsün yaratıldığı gündür gökler yer ve Cennet o gün yaratılmıştır Tuba ağacı Aşure gününde dikilmiştir.

 
AŞURE GÜNÜ NAMAZ KILMAK

 İbni Abbas tan rivayet ediliyor Kim aşure günü 4, rekat namaz kılar da her rekatında fatiha dan sonra 50 ihlas okursa Allah ü Teala geçmiş ve gelecek 50 senelik günahlarını bağışlar ve Mele i Ala da cennette onun için nurdan bir kürsü bina eder.
Aşure gecelerini ibadetle ihya eden melekler mukarrabin gibi Allaha ibadet etmiş sayılır. 
AŞURE GÜNÜ OKUNACAK DUA 

Bismillahirrahmanirrahim 
بسم الله الرحمن الرحيم
***Subhanellahi mil el miyzani ve müntehal ılmi ve meblağar rıda ve ziyneten la melcee ve la mencee minellahi illa ileyhi Sübhanellahi adedeş şef i vel vetri ve adede kelimatit tamati bi rahmetiği esteğiysü la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim ,Vehüve hasbi ve nimel vekiylü ve nimel mevla ve ni men nasiry Ve sallellahü ala seyyidina Muhammedin hayri halkıhi ve ala alihi ve sahbihi ecmeıyn***

Bu duayı Aşure günü 10 defa okumaya muvaffak olan kimseye o sene ölüm meleği gelmez. Eğer o sene öleceği takdir edilmişse Cenab ı Hak bu duayı okumayı o kimseye nasip etmez.
  AŞURE GÜNÜ ORUÇ TUTMAK
Peygamber Efendimiz buyurdu
Aşure gününü oruçlu geçiren kimseye Allah ü Teala, 10 bin melek, Aşure gününü oruçlu geçirenlerin sayısı kadar sevap, on bin hac, on bin umre ve on bin şehid sevabı verilir...

       



                                                 Bu yazıyı gönderen arkadaşım
teşekkür ediyor sevgi ve selamlarımı gönderyorum

YAZI NO:1

GÖNDEREN :gelibolu17


AŞURE GÜNÜ
Muharrem ayının 10. günü, Aşure günüdür. Aşure günü de, tek olarak oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya sonrasıyla birlikte tutmalıdır. İki hadis-i şerif meali:


(Aşurenin faziletinden faydalanın! Bu mübarek günde oruç tutan, melekler, peygamberler, şehidler ve salihlerin ibadetleri kadar sevaba kavuşur.) [Şir’a]

(Aşure günü bir gün önce veya bir gün sonra da tutarak, Yahudilere muhalefet edin.) [İ. Ahmed]

Bugüne "Âşura" denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Hadis kitaplarında geçtiğine göre ise, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir:

1. Allah, Hz. Musa'ya (a.s.) Âşura Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.

2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir.

3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur.

4. Hz. Âdem'in (a.s.) tevbesi Âşura Günü kabul edilmiştir.

5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır.

6. Hz. İsa (a-s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.

7. Hz. Davud'un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiştir.

8. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.

9. Hz. Yakub'un (a.s.), oğlu Hz.Yusuf'un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.

10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.(2)

Hz. Âişe'nın belirttiğine göre, Kabe'nin örtüsü daha önceleri Âşura gününde değiştirilirdi.

İşte böylesine mânalı ve kudsî hâdiselerin yıldönümü olan bu mübarek gün ve gece, Saadet Asrından beri Müslümanlarca hep kutlana gelmiştir. Bugünlerde ibadet için daha çok zaman ayırmışlar, başka günlere nisbetle daha fazla hayır hasenatta bulunmuşlardır. Çünkü, Cenab-ı Hakkın bugünlerde yapılan ibadetleri, edilen tevbeleri kabul edeceğine dair hadisler mevcuttur.

Âşura Gününde ilk akla gelen ibadet ise, oruç tutmaktır.


Yazıyı gönderen arkadaşım

http://gelibolu17.blogspot.com/search/label/%C4%B0slam%27%C4%B1n%20I%C5%9F%C4%B1%C4%9F%C4%B1nda%20etkinli%C4%9Fi   

teşekkür ediyor sevgi ve selamlarımı gönderiyorum

Aşura Bereketi


"Şehrullahi'l-Muharrem" olarak meşhur olan, yani "Allah'ın ayı Muharrem" olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır."


Bîr hadiste şöyle buyuruluyor: "Her kim Aşura Gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder."




"Âşura gününün manevi ve berraklığı üzerinde Kerbela karanlığının kesafeti de görülmektedir. 61. hicret yılının Muharrem'ine ait 10. gününde Hazret-i İmam Hüseyin (r.a.) 55 yaşında iken Sinan bin Enes isimli bir hain tarafından Kerbelâ'da hunharca şehit edilmiştir. Bu gadr ve zulmün arkasında Emevi Halifesi Yezid, onun Küfe valisi İbni Ziyad vardır. Yarım asır öncesinden Peygamberimizin bizzat haber verildiği bu ciğerleri yakan olay Hazret-i Hüseyin'i Cennet gençlerinin efendisi olma şanına yüceltmiştir."

Bu yazıyı İslamın-Işığında etkinliğine gönderiyorum:)

Muharrem ayınızı kutluyorum.
Hayırlara vesile olur inşallah.

Bu yazıyı gönderen arkadaşım

http://gezginay.blogspot.com/search/label/Hayata%20dair

teşekkür ediyor sevgi ve selamlarımı gönderiyorum

10 Aralık 2010 Cuma

İSLAMIN IŞIĞINDA

SEVGİLİ ARKADAŞLAR

İSLAMIN IŞIGINDA İSİMLİ ETKİNLİĞİMİZ BAŞLIYOR

BU AYKİ KONU BAŞLIĞIMIZ   "MUHARREM AYI'NIN FAZİLETİ "




http://humeyraninyeri.blogspot.com

http://gulaycebilgidunyam.blogspot.com

http://gelibolu17.blogspot.com

Tarafından hazırlanmış olan "İSLAM'IN IŞIĞINDA" isimli etkinliğimize vereceğiniz destekler için şimdiden çok teşekkürler. Biz düşündük ki,hepimiz sayfalarımızda önceden belirlediğimiz bir konu hakkında yazılar yazıp yayınlarsak, hem hep birlikte yeni ayetler, hadisler, dualar öğreniriz, hem de belirlenmiş olan konu hakkında bilgilerimiz tazelenir.
                                 
                            "MUHARREM AYI'NIN FAZİLETİ "
İsimli Etkinliğimize MUHARREM AYI BOYUNCA BEN EV SAHİBELİĞİ YAPACAĞIM...

Kıymet verilen dört aydan biri Muharrem ayı, Zilkade, Zilhicce ve Receb’le beraber Kur’an-ı kerimde kıymet verilen 4 aydan biridir. (Tevbe 36)

Nafile oruç tutacaksan Muharrem ayında tut, çünkü o, Allahü teâlânın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, o günde Allahü teâlâ geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Yine o gün tevbe edenlerin günahlarını da affeder.) [Tirmizi]

9 Aralık 2010 Perşembe

HAYIRLI CUMALAR

KURAN OKUMA ADABI

Kur'an okuma adabı için bazı kurallar

1. Abdest almak. Abdestsiz okunabilse bile bu durum hoş görülmemektedir. Hayız, nifas ve cünüp iken, dua ayetleri hariç kesinlikle okunmaz.

2. Mümkünse kıbleye dönmek...

3. Temiz bir yerde olmak. Hamam, lavabo, haram işlenen, oyun oynanan, içki içilen mekânlarda Kur'an okunmaz.

4. Elbisenin temiz olması. İdrar, kan, pislik bulaşmış bir elbiseyle Kur'an okunmaz. Boyalı veya çamurlu iş elbiseleri olanlar için bir sakınca yoktur.

5. Euzu besmele ile başlamak.

6. Okurken esnediğimizde beklemek...

7. Günün her vaktinde mümkün olmakla birlikte, şafak ve gece vakti okumak daha bereketlidir.

8. Bulunduğumuz yerde gürültü veya başka bir program varsa ya sessiz okumalı veya ertelemeliyiz.

9.  Mümkünse oturarak okumak... Ancak ayakta, yürüyerek, yatarak, vasıtada okumanın da bir sakıncası yoktur, üstelik bunun farklı bir güzelliği de vardır.

10.  Sesimizi güzelleştirerek, gülmekten ve laubali hareketlerden kaçınarak okumak... Gereği yokken yüksek sesle okumamak.

11.  Manasını düşünerek okumak... Arapça bilmiyorsak meal ve tefsirden muhakkak okumak...

12.  Rahmet, cennet ve müjde ayetlerini okurken sevinmek, sesimizi hafifçe yükseltmek, azap ve cehennem ayetleri okurken sesi düşürmek ve azaptan Allah'a sığınmak gerekir.

13.  Tecvid kurallarına uymak, harf, hareke ve mahreçlere dikkat etmek...

14.  Kur'an okuma sona erince 'Sadakallahül azim: Yüce Allah doğru söyledi, tasdik ediyorum' demek...

15.  Okuma bitince Kur'an'ı açık tutmamak, yüksek bir yere koymak, üzerine bir şeyler koymamak...

16.  Manasını bilmediğimiz ayetlere kafadan anlamlar ve yorumlar getirmemek...

17.  Secde ayetleri okunmuşsa hemen veya bitirdikten sonra secde etmek...

18.  Duha suresinden itibaren besmeleden önce tekbir getirmek...

19.  Kalkmadan önce kısa bir dua ve Fatiha okumak...

20.  Günde en az bir sayfa da olsa mealiyle okumak, böylece Allah'la günlük bir bağ kurmak... Bundan daha büyük bir zevk ve haz duyulamaz.


                                                                          ALINTI
                                                                       (ZAHİDAN)

8 Aralık 2010 Çarşamba

"ŞİMDİ GENÇ MİYİZ?" ...

"ŞİMDİ GENÇ MİYİZ?"...
HZ.ÖMER Devlet reisi iken, her sabah "ÖLÜM VAR YA ÖMER" diye, seslenip ikaz eden ücretli bir memur tutuyor. Ancak bir gün âniden vazifesine son verilen bu memur sebebini sorduğu zaman: "Bu sabah aynaya baktığımda, saçımda sakalımda beyaz kılları gördüm. Onlar bu vazifeyi senden daha iyi yapıyorlar" cevabını alıyor.

Evet dostlar. Aynalar bizi bekliyor, bir görünelim ondan sonra karar verelim veya isterseniz bırakalım da onunla otuzbeş yaş şâiri konuşsun:
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz?
Ya gözler altında mor halkalar ?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?"

"Dost acı söyler" sözünün hikmetini anlar gibi oluyoruz değil mi? Ne yapalım kabahat aynalarda değil ki... Onların bir şey ilâve ettikleri yok... Biz nasılsak sadece aynen aksettiriyorlar.Hem dört mevsim bahar olmaz yâ... Herşey gibi, güzelliklerde solacak. Zira herşeyin bir sabahı, bir de akşamı var.

Bursa'lı şâir Cenâni'nin söyleyişiyle: "Dehr içinde hangi gün gördük ki, akşam olmaya".Aslında akşamın olacağını, o kaçınılmaz saatin geleceğini hepimiz biliriz. Ama gene de gelip geçici şeylerle avunur ve kendimizi aldatıp, zihnimizi başka şeylerle meşgul etmeye çalışırız.Biz durmadan değişen, ama etrafındaki şeylerin de durmadan değişmesinden yakınan insanlar olarak kendi bencilliğimiz içinde her şeyi unutuveriyoruz.J.J. Rousseau'nun deyişiyle "Yeryüzünde herşey devamlı bir akış halindedir.Hiç bir şey kararlı ve kesin bir şekilde muhafaza edilemiyor ve dışımızdaki şeylere karşı duyduğumuz sevgiler de, ister istemez onlar gibi geçiyor, değişiyor."

Tiryakisi olduğu ve zararını bildiği halde elindeki sigarayı son dumanına kadar yudumlayan insan, hayrettir ki, aynı titizliği sayılı nefeslerden örülü gençliğine gösteremiyor. Herhalde gençliğimizi parayla satın almadığımız için kıymetini tam takdir edemiyoruz. Halbuki hayatta insanın başına bir defa gelen gençliğin sıhhat ve boş vakit gibi ne büyük bir nimet olduğu, ancak elden gidince anlaşılıyor.

Öyleyse yolun neresinde olup olmadığımızı anlamak için, yazımızın başındaki "ŞİMDİ GENÇ MİYİZ?" sualine hemen cevap aramaya başlayabiliriz...Asrın doktorunun günümüz gençliğinin hastalığına uzattığı reçetede: "Gençlik damarı akıldan ziyâde hissiyâtı dinler.His ve heves ise kördür. Âkıbeti görmez. Bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzete tercih eder" yazılıdır.

Bunu bilmezlikten gelmek, tedavi ve teşhiste mutlaka yanlışlıklara sebebiyet verecektir. Evet bu çağda, bu yaşta, uğruna "ebedilik" yeminleri edilmiş nice sevgiler ve sevgililer vardır ki, kısa bir müddet içinde arkasında bir ümit ışığı, hattâ titrek bir pırıltı bile bırakmadan sönüp tükenmiştir. "Hakikî zevk ve elemsiz lezzet, yalnız îmanda ve îman ile olabilir" sırrınca, gençliğini kıymetsiz şeylerin peşinde harcamayanlar, yapraklar gibi rüzgârlara oyuncak olmaktan kendini koruyanlar ve gençlikten ihtiyarlığa gün çalmış olan bahtiyârlar, Efendimizin (s.a.v) "Gençlerinizin en iyisi, temkinde ve sefahatlerden çekinmekte ihtiyarlara benzeyenlerinizdir." şeklindeki mübârek sözlerine mazhar olmuş demektirler.

Her şey gibi, gençlik sermayesi de, sarfedildiği yere göre kıymet kazanacaktır.Çok kısa zaman misafirimiz olan gençlik nimetini iyi değerlendirebildiğimiz takdirde, onunla ilerde ebedî bir gençlik kazanabileceğimizi bütün ilâhi fermanlar ve peygamberler haber vermektedir.

DAHA NE DİYELİM DOSTLAR..

                                         ALINTI
                                                 (ZAHİDAN)


6 Aralık 2010 Pazartesi

HİCRİ YILINIZ MÜBAREK OLSUN

MUHARREM AYI

MUHARREM AYI'nin 1. ci günü icin ibadetler:
Oruclu olmak Muharrem ayinin  1'den 10'na kadar 10 gün oruc tutmak faziletli ibadetlerdendir. Bunu tutamayanlar 8, 9 ve 10. günlerde oruc tutmaya calissinlar. Bu ayin Persembe, Cuma, Cumartesi günlerinde pespese oruc tutulursa 900 senelik nafile oruc sevabi verilir.
her birine besmele cekerek 1000 Ihlâs-i şerif okunur (umulurki bu âlemden  kul borcu ile Cenab-i Hakka gitmeyecektir) Aksam ile Yatsi arasi,2 rek'at nafile namaz kilinir
Niyet"Ya Rabbi, bizi yetistirmis oldugun bu seneyi hakkimizda mübarek kilman; afv-i ilâhine, feyz-i ilahine mazhar kilman; dünyevi ve uhrevi saadetlere nail eylemen icin" Allahu Ekber Her iki rek'atte 7 Fatiha-i şerife, 7 Âyetü'l-Kürsi,7 Ìhlâs-i şerif okunur.
Namazdan sonraki tesbih:
11 defa: Lâ ilahe illallahü vahdehu lâ şetike leh.Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemut.Biyedihi'l-hayr. ve hüve alâ külli şey'in gadir."
11 istigfar, 11 salevât-i şerife okunur ve Duâ edilir.
Dua'da gecmis senenin günahlarinin affi ve yeni seneye günahsiz girmek icin iltica edilir.
Tesbih namazi kilinmasida tavsiye buyrulur, Niyet 'Ya Rabbi, bu yeni senede beni magfiret-i ilâhiyene, rizayi ilahine ve hidayeti ilahine mazhar eyle.Yeni acilan amel defterimi riza'yi ilahine muvafik amel ile doldurmayi bana nasip eyle.
Beni gadab-i ilahine dûcar edecek amellerden muhafaza buyur.'  Âmin
MUHARREM AYI DUASI 
  

http://img198.imageshack.us/img198/9597/muharremayiduasiinf6.jpg
Peygamberimiz buyuruyor ki: ”Kim Aşure günü Müslümanlardan on kişiye selam verirse, bütün müminlere selam vermiş olur.” [1]

Peygamberimiz buyuruyor ki: ”Kim Aşure günü zerre kadar bir sadaka verirse, Allah ona Uhud dağı kadar sevap verir, o sevabı kıyamet günü mizanında bulur.” [2]
[1]-[2] Mecma-ul Adab
 
 Bu ayda istiğfar etmeyi çoğaltmak tavsiye olunmaktadır.
Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 365.


ALINTI
(ZAHİDAN)
 

ÇOCUK EĞİTİMİ

Çocuk eğitiminin 20 altın kuralı

Küçük demeyin, terbiye beşikten başlar.

Hata, kızarak değil, öğreterek düzeltilir.

Öğretmediğiniz bir şey dolayısıyla yanlış yaparsa ona kızmayın.

Düşüncelerinizi, inandırarak benimsetin.

Yaşasanız da aile içindeki geçimsizliği, çocuğa yansıtmayın.

Her kötü hareketine, her seferinde göz yummayın.

Tutarlı olun. Aynı harekete bir iyi, bir kötü demeyin.

Çok sertlik gibi, çok şefkat de zararlıdır, unutmayın.

Ne olursa olsun, hiçbir zaman onlara yalan söylemeyin.

Sözünden çok, yaptığına değer verin. Bunu hissettirin.

Çocuğunuzun karşısında kararlı olun.

Onun yanında başkalarını çekiştirmeyin. Terbiye budur!

Terbiyeden anne ve baba mesuldür, bunu sakın unutmayın!

Verdiğiniz sözden kesinlikle dönmeyin. Ne olursa olsun.

Söyleseler bile, onları asla yalan söylemekle suçlamayın.

Arkadaşlarına karşı kibirlenmesine göz yummayın. Önüne geçemezsiniz.

Başkalarına yardım etmeyi öğretin, bunu göstererek yapın!

Onu sabırlı olmaya alıştırın. Bu onu olgunlaştırır.

Her isteğini yerine getirmeyin.

Kalbine Allah ve Resulünden daha üstün bir sevgi koymayın.
                                                                                 

                                                                             ALINTI 
                                                                         (ZAHİDAN)

3 Aralık 2010 Cuma

BİR ŞİİR

Gönül verme dünyaya
Sakın girme harama
Hakkı seven aşıklar
Hep helalden yemişler
Dünya benim diyenler
Cihan malın alanlar
Akbaba kuşu gibi
Haramlara dalmışlar
Hoca Ahmet bilmişsin
Hak yoluna girmişsin
Hak yoluna girenler
Cemalullahı görmüşler
                    A.YESEVİ

GÜZEL SÖZLER

"Atalarının dindarlığı ile kurtulacağını sananlar,
babalarının yemesi ile doyacağını zannedenler gibidir."
İmam-ı Gazali
 
"Yaşanmayan yolda ölünmez ki."
Muhammed İkbal
 
"Ölenlerin ardından; onlar için değil,
onların iyiliklerini tekrar yaşayamayacağımızdan
kendimiz için ağlarız."
Kübra Sezer
 
"Bizim olanları çok az düşünürüz,
olmayanları ise daima."
Schopenhaur
  
"Korkaklar, hayatı sadece seyrederler"
Nietzsche
                                   alıntı
                                     (gönülerleri)